Sınav Stresi ile Başa Çıkmak
Verimli Ders Çalışma
Harcadığı çaba oranında başarı elde etmeye verimli çalışma diyebiliriz. Çok çalışan ve ezber yoluna başvuran bir öğrenci, kuru bilgi ölçen bir sınavda başarılı olabilir ancak anlayarak, yorumlayarak, muhakeme ederek, önceki bilgileriyle bağlantı kurarak çalışan bir öğrenci bir problemle karşılaşınca zihni hemen ilgili bilgi yapısına ulaşır ve problemi çözmede başarılı olur. Ezberci öğrenci, yeni durumların hafızadaki bilgilerle ilişkisini göremez.
İstek, azim ve çalışma metodu zihnin üç unsuru duygu, irade ve aklın karşılığıdır. Birbirini tamamlayan bu nitelikler öğrenmenin, hafızada tutmanın ve istenildiğinde bu bilgilerden yararlanmanın temelidir. İstek ve azimle işe yönelmiş bir insan zihni etkindir, anlamaya yönelmiş olarak tetiktedir.
Öğrenme içeriğinin düzeyi zihnin kavrama kapasitesine göre ayarlanırsa öğrenme isteği ve azmi kendiliğinden doğar. Öğrenme içeriği bilinmeyeni bilinenlerle anlamayı engelleyecek güçlükte olmamalıdır.
Her bireyin genetik olarak verilmiş potansiyel bir kapasitesi vardır. Bu günlük dilde yetenek dediğimiz şeydir. Potansiyel kapasitenin sınırı bilinemez. Düşük başarının nedeni gerekli öğrenmelerin daha önce yapılmamış olmasıdır. Çünkü her safhadaki öğrenme daha önceki öğrenmelerle oluşan bir bilgi yapısına dayanır. Birinci olarak şalışmaksızın öğrenme olmaz.
Yeteneği Geliştiren Üç Unsur
- İstek ve azim;
İstemek konuya ilgi duymaktır, azim ise öğrenmeye karar vermedir. Bunlar olmazsa öğrenme can sıkıcıdır.
- İrade;
Bir öğrenci hayatını düzene koyarsa azmettiği işi başarabilir, bunun için zamanı planlamak gerekir. Çalışma programını her öğrenci kendi bağımsız görüşüyle kendi yapmalıdır.
Bir düşünür “yapacak işin yoksa aylaklığın tadını çıkaramazsın” der.
- Çalışma metodu;
- Anlayabileceğiniz kitaplar seçin. (Bildiğiniz düzey sizi sıkar, bilmediğiniz ve zorlandığınızda ise anlama ümidini kaybedersiniz)
- Bilgi düzeyi arttıkça daha yüksek düzeydeki kaynaklara geçin.
- Tekrar edin.
- Derse zamanında girin. (Bağlantı sağlar, kopukluk kalmaz, anlama oluşur ve uzun süreli hafızada kalmasına yarar, dersi takip etmek kişiye hakimiyet duygusu verir.)
- Etkin şekilde ders dinleyin. (Dikkat gider ve gelir, aynı dikkat derecesinde sürekli dinlemek imkansızdır, dikkat değişiklik ister, zihin mekanizması dikkat tazeleme işini yapar, yapmazsa uyursunuz.
- Derse aktif şekilde katılın & anlatılanlarla iletişim içinde olun.
- Derse önceden hazırlanın. (Konuyla ilgili sorular oluşturabilirsiniz)
- Derste öğrenilenleri tekrarlayın.
- Dersteki ana fikri yakalayın.
- Not tutun. (Her şeyi yazmayın, anlam veremezsiniz! Öğretici ne demek istiyor, bu anlatılanlardan çıkan fikir nedir, telgrafta nasıl konunun özü belirtiliyorsa not da kendi anlayışımıza göre bir anlam taşımalıdır.)
- Kitap okuma düşünme hızınızı arttırır, konuları daha rahat takip edersiniz.
- Zihninizi işletin, ezberlemeyin, anlamaya uğraşın. (Ezbercilik zihninizi köreltir. Ezberlenen bilgiler bir süre sonra aşınır, bölük pörçük olur, birbirine karışır, başka şekilde kullanamazsınız ve kaygıya yol açar )
- Özet çıkarın. (Anladığınızı test edersiniz)
- Unutma öğrenmeden sonra ilk 20 dakika sonra 1 saat ve 8 saatten 30 güne kadar şeklinde başlangıçta hızlı sonra daha yavaştır. (Ebbinghaus unutma eğrisi)
- Öğrendikten sonra tekrarlar zaman içine yayılmalıdır.
- Sınavın son gününden önce içerik tazelenmelidir.
Sınavlarda Stresle Başa Çıkabilme
Stres nedir?
Stres, kişinin baş etme yeteneğini aşan ya da zorlayan bir durum algılandığında ortaya çıkan otomatik tepkidir. Fizik biliminde; “maddenin kendi üzerine uygulanan güce gösterdiği tepki” anlamında kullanılan stres terimi; son 20 yılda fizyoloji, sosyoloji, psikoloji, psikiyatri ile diğer tıp alanlarında ve gündelik yaşamda herkesin kullandığı popüler kavramlardan biri haline gelmiştir. Stres, pek çoğumuzun bildiği gibi, bizi zorlayan, kısıtlayan ve engelleyen olaylar, durumlar karşısında verdiğimiz tepkilerin tümüdür. Stres kavramı birçok insanın düşündüğü gibi sadece üzerimizde hissettiğimiz baskı ve gerginlikle sınırlı değildir.
Sınav pek çok öğrencide psikolojik baskı yaratan bir olaydır. Çalışma gecelere taşar ve uykusuzluk da bedeni ve ruhu zayıf düşürür. Sınavın nasıl geçeceğine dair bilinmezlikle ilgili endişe yaşanır. Anksiyete yani kaygı nesnesiz korkudur. Korkuda nesne vardır, buna karşı vücut tepki verir; savaş ya da kaç gibi. Korku tehlikeyi yok etmek yada ondan kaçınmak için bir sinyal görevi görür. Anksiyete daha içsel süreçlere bağlıdır. Endişeli yani anksiyeteli öğrenci sürekli kendisi ile uğraşır, kendini eleştirir ve kendinden tatminsizlik duyar. Sınav objektif şekilde görülmez, bu kişi için adeta yetersiz olduğunu hatırlatan bir kabus olur. Oysa rahat yapıdaki öğrenciler kendilerine güvenir ve sınavı objektif güçlükleri içinde görüp ona göre hazırlık yaparlar. Dışarıdaki tehlike ile savaşmak tehlikeyi ortadan kaldırabilir ancak içerideki bunaltıyla boğuşmak tehlikeyi olduğu gibi bırakır.
Sınav öncesi, konsantrasyon zorluğu, panik reaksiyonları, sindirim sistemi bozuklukları gibi birtakım bedensel rahatsızlıklar öğrenciyi etkileyebilir. Konulara hakim olunursa endişenin yerini güven, huzursuzluğun yerini konsantrasyon alır. Öğrenmede belirsizlik kalırsa bunun psikolojik belirsizlik duygusuna ve endişeye dönüşmemesi mümkün değildir.