COVİD-19 ve Psikoloji Üzerine Etkileri

Tüm dünyayı etkileyen salgın hastalığa kısaca “Pandemi” deniyor. Hatırlayacağınız üzere ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinde, Dünya Sağlık Örgütü Pandemi ilan etmişti. Bundan sonra hayatımıza giren kısıtlamalar ve belirsizliklerle beraber kaygılar ve yoğun duygular ortaya çıktı.

Belirsizlik her zaman tehlike demek midir?

 İnsan belirsizliğe geçmiş çağlardan beri bir tehlike atfetmiştir. Aslında belirsizlik insan hayatında en belirli olan durumdur. Yaşamın, insanın tamamen kontrolünde olduğunu varsaymak yanılsamadan ibarettir. Kısıtlı da olsa kontrol edebildiğimiz alanlar da mevcuttur ve bu alanlar bize güvenlik duygusu verir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada güvenlik ihtiyacı gelir. Korona virüs, insanlığı, en temel ihtiyaçlarının olduğu yerden etkilemiştir.

 Duygu, düşünce davranış ekseninden bakınca, duyguya verilen anlam yani düşünce ile davranış arasında sıkı bir ilişki vardır. Tehlike algısı oluşunca kaçma, savaşma, dona kalma gibi savunma ve güvenlik sağlama davranışları devreye girer. Korona günlerinde de kısıtlamalara uyma, hijyen davranışları, hastalıkla ilgili bilgi edinmek için okumalar yapma gibi davranışlar uygun davranışlardır. Ancak tehlikeyi olduğundan fazla algılama eğilimi ile oluşan yoğun kaygı duygusu, olumsuz abartılı düşüncelerle, ısrarcı endişeye sebep olup güvenlik davranışlarının abartılmasına ve elleri tahriş edecek şekilde sürekli yıkama, eve kimse girmediği halde sürekli temizlikle uğraşma, felaket senaryoları üretme ya da tehlikeyi inkar ederek hiç güvenlik önlemi almama gibi davranışlara da yol açabilmektedir.

Pandemi gibi olağanüstü durumlarda, sürecin uzun sürmesi, ekonomik ve sosyal desteğin kısıtlılığı, çağlar boyu açık hava ile ilişkisi yoğun olan insanın kapalı ortamlarda uzun süreli bulunma zorunluluğu, rutinlerin bozulması, her türlü olumsuz duyguya toleransın azlığı, içsel kaynakların yeterince kullanılamaması sonucu, psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkması ya da var olan psikolojik rahatsızlığın alevlenmesi, artması durumu oluşabilir. Bu dönemde, en çok karşılaşılan durumlar; kaygı bozuklukları, hafif veya majör depresyon, temizlik obsesyonu, çift ilişkilerinde çatışma artışı, öfke, hayal kırıklığı duygularının yönetilememesi sonucu aile içi problemlerin artması, sosyal ve ekonomik kayıplar ve yas sürecinin etkileridir.

Nasıl Daha İyi Hissedebiliriz?

  • Günlük rutinleri olabildiğince devam ettirmek güvenlik duygusunu arttırır.
  • Sosyal çevre ile olabildiğince iletişim halinde olma, duygusal destek verme ve alma olumlu duyguları pekiştirir.
  • Doğru bilgilere ulaşmak (sosyal medyadan alınan bilgilerin güvenilirliğine mutlaka dikkat ederek) güçlü hissetmeyi pekiştirir.
  • Felaket senaryoları kurmak için zaman harcamak yerine, iyi hissettiren, sevilen hobilerle vakit geçirmek pozitif katkı sağlar.
  • İnsan beyninden bir günde binlerce düşünce geçer, endişeli düşüncelere çok değer vermek ve sürekli aynı biçimde düşünmek yerine bunun sadece diğerleri gibi bir düşünce olduğunu kabul edebilmek kaygıyı yönetmek için önemli bir adımdır.